düşene gülmek. melahat düştü ve arkadaşlarıyla birlikte gülmeye başladılar. dizleri yara bere pislik içinde kalmıştı ama gülmekten kendi bile kalkamıyordu. wipe out izleyen adam. o kadar gülüyor ki oradan oraya koşturan insanlar birer pin pon topuna dönüşüyor bir süre sonra.
gülmek öğrenilmiş tepki midir?
gülmenin tadını çıkarmak varken, yıllar yıllar yıllar önce bir gün bu sebepten ötürü katıla katıla gülerken beni bir merak sardı.
düşündüğümüzde, herhangi bir eylemimizden çok farklı da sayılmayan düşmenin temelde neden bize komik geldiğine dair sağlam bir gerekçemiz yoktur. yanlışlıkla birinin eline iğne battığında o kişiye gülmek gibidir ama iğne batsa komik gelmez. üstelik muhtemelen düşen kişinin de canı yanar. "kendim düşünce de gülüyorum" diyen biri, düşmeyi küçük düşürücü buluyordur. peki neden düşmek küçük düşürücü? neden kendini savunma ihtiyacı duyacak kadar gurur meselesi haline gelir?
çocuklar düşmelere çok gülerler mesela, buradan kalma bir alışkanlık mı desem, bu alışkanlık nereden geldi sorusu beliriyor. o zaman bir refleks olmalı diyorum. bebeklerin ani seslere, ani hareketlere verdikleri tepki aklıma geliyor. bir anda şaşırıveriyorlar, böyle ağızları açık halde oldukları yerde sıçrıyorlar. bazıları korkup ağlıyor, bazıları gülüyor. yani aslında daha çok şaşırma refleksi oluşuyor.şaşırma refleksi de bana sirklerdeki hokkabazları, gösteriler yapan illüzyonistleri anımsatıyor. onlara karşı da şaşırma refleksimiz bizi gülümsemeye yönlendiriyor. bence de şaşırmak, ortalama olarak sağlıklı bir insan için en azından, çok keyifli, hatta bir armağan bile.
başladığım yere dönüp düşünüyorum o zaman, şaşırma refleksi ne zaman insanları iyice alay konusu yapana dek uzayan muhabbetlere dönüştü diye.
gülmek öğrenilmiş tepki midir?
gülmenin tadını çıkarmak varken, yıllar yıllar yıllar önce bir gün bu sebepten ötürü katıla katıla gülerken beni bir merak sardı.
düşündüğümüzde, herhangi bir eylemimizden çok farklı da sayılmayan düşmenin temelde neden bize komik geldiğine dair sağlam bir gerekçemiz yoktur. yanlışlıkla birinin eline iğne battığında o kişiye gülmek gibidir ama iğne batsa komik gelmez. üstelik muhtemelen düşen kişinin de canı yanar. "kendim düşünce de gülüyorum" diyen biri, düşmeyi küçük düşürücü buluyordur. peki neden düşmek küçük düşürücü? neden kendini savunma ihtiyacı duyacak kadar gurur meselesi haline gelir?
çocuklar düşmelere çok gülerler mesela, buradan kalma bir alışkanlık mı desem, bu alışkanlık nereden geldi sorusu beliriyor. o zaman bir refleks olmalı diyorum. bebeklerin ani seslere, ani hareketlere verdikleri tepki aklıma geliyor. bir anda şaşırıveriyorlar, böyle ağızları açık halde oldukları yerde sıçrıyorlar. bazıları korkup ağlıyor, bazıları gülüyor. yani aslında daha çok şaşırma refleksi oluşuyor.şaşırma refleksi de bana sirklerdeki hokkabazları, gösteriler yapan illüzyonistleri anımsatıyor. onlara karşı da şaşırma refleksimiz bizi gülümsemeye yönlendiriyor. bence de şaşırmak, ortalama olarak sağlıklı bir insan için en azından, çok keyifli, hatta bir armağan bile.
başladığım yere dönüp düşünüyorum o zaman, şaşırma refleksi ne zaman insanları iyice alay konusu yapana dek uzayan muhabbetlere dönüştü diye.
2 yorum:
'Taze düşmüş' birisi olarak diyim, kendimi baya bi rezil olmuş hissettim. Ha elimde olmadan aklıma geldikçe de güldüm o ayrı.
Hakkaten garip bi durum ama önüne geçilemez bir şey; olsun ne kadar çok gülersek o kadar iyi.
(:
ay öyle deyince de, çok güldüm başıma bir şey gelecek demelerimiz aklıma geldi. gülmek yerine düşünmek mi, düşünmeden gülmek mi, di mi yaa :) gülelim!
Yorum Gönder