
Botlarımı giydim, evden çıktım, sokakta bir sürü ayakkabılıyla yan yana yürüdüm; işe geldim, ayakkabılarım ayağımda oturdum ve ayağımdakilerin bot değil topuklu ayakkabı olmasını istedim; öğlen yemeğe çıktım, hızlı adımlarla indim merdivenleri, botlarım olduğu için rahattım; işten çıkıp dışarıdaki işlerimi hallederken çizmelerim olsaydı ayağımda dedim; elimde poşetlerle eve dönerken spor ayakkabılarımı aklımdan geçirdim. Evde terliklerim ayağımda rahat rahat yayılmışken, ayaklarımı çıplak halde ve sıcak kumun üzerinde, üzerinden hafif bir meltem eserken hayal ettim.
Ben miyim ayakkabıları taşıyan, yoksa ayakkabılarım mı beni taşır dedim ve boyu bir buçuk metre olan biri olarak, bakmaya bile doyamayacağım 15 puntluk bir ayakkabıyla en ufak rahatsızlık bile duymadan tüm günü geçirebilmekle ilgili dileğimi bir kere daha hatırladım.
1 yorum:
Ben, 15 puntluk ayakkabıyla rahatsızlık duymadan günü geçirebilenlerden olamayacağım hiç...ayaklar...kendi sıkıştırılmışlıkları içinde tüm bedeni taşıyan ayaklar...sırtımıza vurulmuş yükelere, bükülen belimize, eğilen sırtımıza rağmen bizi taşıyan ayaklarımız...ha düştük, ha düşeceğiz dediğimiz anlarda bile, titreyerek dayanma gücümüzün son noktasını bize işaret eden bacaklarımıza rağmen bizi taşıyan ayaklarımız...
Yorum Gönder